Kadınlarda Cinsel Tiksinti Bozukluğu

Kadınlarda Cinsel Tiksinti Bozukluğu

Cinsel ilişkiden uzun süre, ileri derecede kaçma ile belirli bir bozukluktur. Cinsel istek azalmasından ve obsesif-kompulsif bozukluk ile depresyona eşlik eden cinsel istek azalmasından da farklıdır. 
 
Sürekli olarak ya da yineleyici biçimde, bir cinsel eş ile genital cinsel ilişki kurmaktan aşırı tiksinti duyma ve bundan tümüyle kaçınma olarak tanımlanabilir. Bu bozuklukta kişi, eşiyle bir cinsel ilişki fırsatıyla karşı karşıya kaldığında anksiyete, korku, iğrenme tanımlamakta hatta bazı durumlarda panik atak yaşayabilmektedir. Cinsel eylem düşüncesi karşısında bile yoğun anksiyete yaşarlar. Tepkinin fobik bir niteliği vardır. Oluşan tepki, orta düzeyde anksiyete ve zevk alamamadan, somatik panik benzeri yanıtların eşlik ettiği aşırı psikolojik strese ve cinsel eylemi küçümsemeye kadar değişebilir. Durumsal ve yaygın olmak üzere iki tipi vardır. Libido normaldir. Orgazm olabilirler. Ayırıcı tanıda dikkat edilmesi gereken noktaların başında azalmış cinsel istek bozukluğu gelmektedir. Cinsel etkinlikten kaçınma davranışları; cinsel fobiler, obsesyonlar, panik bozukluk, posttravmatik stres bozukluğu bulunanlar ile daha önce miyokard infarktüsü (kalp krizi), serebrovasküler (beyin damar hastalıkları) olaylar ya da hipertansiyon atakları yaşayanlarda da görülmektedir. Bu nedenle, cinsel tiksinti bozukluğu, bazen cinsel fobiler, obsesyonlar ve hatta panik atak ile karıştırılabilir. Ayrıntılı öykü ve değerlendirmenin önemi burada bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Cinselliğe karşı olumsuz anne baba tutumları, çocuğun cinsel ilgi ve düşüncelerine karşı yeterli duygusal desteğin sağlanamaması, cezalandırıcı ve engelleyici tutum, cinsel kötü davranılma olabilir. 
 
Cinsel tiksinti bozukluğunun tek tedavi biçimi cinsel terapidir. Genellikle eşlerin de katılımını gerçekleştirdikleri seanslarla ilerlemek daha sağlıklıdır. Oldukça sabır isteyen bir tedavi süresi vardır ve tedavisi zordur. Psikolojik bir rahatsızlık olarak değerlendirildiği için cinsel terapi tercih edilmelidir. tedavi başarı oranı %100 demek doğru olmayacaktır. Bireylerin inanış ve sabırlarına göre tedavi seyir alacaktır. Uyulması gereken en önemli nokta ise; aynı bir öğretmenin öğrencisini ödevlerinden sorumlu tuttuğu gibi cinsel terapiye gelen çiftlerin de verilen ödevleri yapmaları çok önemlidir.
 
Psikolog Feza OKTAY