Sınırlar ve Çocuklar

Sınırlar ve Çocuklar

Diğer insanlara bağlanmak, onlarla kuvvetli bağlantılar kurmak ve sorumluluk duygusunu hissetmek çocuklar için en önemli şeydir. Bu duygunun sayesinde çocuklar, nelere hayır nelere evet diyebileceklerini kavrarlar. Bazı ayrımları yapabilme yeteneği kazanırlar. Çocuklar için sınır gelişimi, sorumluluklarını bilmek anlamına gelmektedir. Çocuklara sorumluluklarının önemini ve sınırlarını öğrettiğimiz takdirde onlara bağımsız olma yolunda sağlam adımlar attırmış oluruz. Bu adımlar yetişkin birer birey olduklarında yapması gerekenler için hazır olmalarını sağlayacak niteliktedir.

Sınırları disiplin olarak adlandırabiliriz. Disiplin, çocukların içsel sınırlarını geliştirmesi için oluşturulan, dış dünyadan gelen bir sınırdır. Çocuklara verilen disiplin tutarlı ve net olduğunda çocuklar için anlaşılır bir hale gelmektedir. Çocukların karakterleri iyice oturup, disipline gereksinimi kalmayana kadar bir güven sağlar. Somut dünyada nasıl herşeyin belirli bir sınırı varsa bu sınırları biraz daha zor olan soyut dünya için de koymak önem arz eder. Bir evin çitlerle kaplı çevresini düşünelim. Bu çitler evin sınırlarını belirleyen, o alanın belli bir kişiye ait olduğunu ve evin sahibinin o alandan sorumlu olduğunu gösteren sınırlardır. Böylelikle kendi alanının nerede başlayıp nerede bittiğini bilmek, çocuğa özgür bir alan sağlamış olur. Demek ki bir çocuğun kendi ihtiyaçlarını tanımasını sağlamak için atılması gereken öncelikli adım bu ihtiyaçların ne olduğunu belirlemektir. Tecrübeli ebeveynler, çocuklarının güvenli şekilde üzülmelerine fırsat verirler. Güvenli biçimde üzülmek, çocukların yaşlarına uygun sonuçlarla karşılaşmasını sağlamaktadır. Altı yaşlarındaki bir çocuğun akşam olduktan sonra dışarıya çıkmasına müsaade etmek, ona yardımcı olmaz çünkü çocuk bu kararı alacak bir olgunlukta değildir. Bu tarz seçimler yapabilme konumuna getirilmemesi gerekir. Fakat çocuklar seçim yapabilme imkanına sahip olmak ister ve ebeveynlerin uygun seçim fırsatlarını onlara sunmaları gerekir. Kontrol etme hissi, çocuğun kendi hayatıyla ilgili karar verebilme hakkını doğuracağından çocuğun özgüvenini yükseltici niteliktedir. Doktora gitmemek konusunda ısrar eden bir çocuğu anne babası sürükleyerek götürüyorsa durum içler acısı bir hal alacaktır. Bunun yerine çocuğa yaklaşılacak tutum şu şekilde olursa seçim şansı çocukta olacaktır. “Tamam çok haklısın, seni zorlayarak doktora götüremem. İstemiyorsan gitme zorunluluğun yok fakat kuralımızı hatırlatmak isterim. Eğer doktora gitmemeyi tercih edersen, hafta sonu olacak eğlenceye gitmemeyi de seçmiş olursun. Kararına saygı duyacağım. Şimdi doktor randevusunu iptal edeyim mi?” şeklinde olacak diyalog çocuğu düşündürecek olup tercihini yapmasını sağlayacak ve kendi davranışlarının sorumlusu kendi olacaktır. Çünkü çocuklar kendilerini hayatlarıyla ilgili seçimlerde bulunabilen, talep eden kişiler olarak görmek isterler.
Bir başka önemli husus çocuğun hedeflerinden alacağı hazzı erteleyebilmesi olmaktadır. Nedir hazzı erteleyebilmek diye soracak olursak “sonra” kavramının, yani bir iyiliği daha büyük bir iyilik için ertelemenin kıymetini öğreniriz. Bu hazzı ertelemektir. İleride sahip olacaklarımız için şimdi ki istek ve arzularımıza hayır diyebilmektir. Bunun öğrenilmesi ise ancak ikinci yaş evrelerinde olacaktır. Hazzın nasıl erteleneceğini öğrenmek onların hedeflerini öğrenmelerine yardımcı olacaktır. Şu anda isteyip de almamayı tercih ettiği bir şeyi ileriki zamanda istediği daha güzel bir şeyi alarak fırsat bulmuş olacaktır. Kendisi için daha önemli şeylere para ve zaman ayırmasını öğrenmiş olacaktır. Bu süreçte geliştirilen sınırlar yaşamın sonraki evreleri için oldukça anlamlıdır.
Başkalarının sınırlarına saygı duyabilmeyi öğrenmek ise çocukların sınırlar konusunda diğer öğrenmesi gereken önemli bir husustur. Erken yaşlarda ailesinin, kardeşlerinin ve arkadaşlarının sınırlarını kabul etmeyi öğrenmeleri gerekmektedir. Diğer kişilerin onlarla her zaman oynayamayacağını, her zaman onun istediği yiyecekleri yemek istemeyeceğini, izlediği programları izlemek istemeyeceğini öğrenmesi gerekir. Bilmez ise dünyanın sadece kendi etrafında döndüğünü düşünüp diğer kimselerle empati kuramaz. Diğer insanların her daim elimizin altında olmadığını bilmek, dışarıdan yönlendirilmek yerine kendi işimizi fark edip, yapmamıza yardım eder. Bu sebeple okul çantamızı kendimiz taşıyabiliriz. Bazı çocuklar yaşamının ilk yıllarında hayır cevabını kabul eder bazılarının ise dokuzuncu hayır cevabını alıncaya kadar ilerlemesi gerekebilir. Önemli olan çocuklarımıza karşı ilk hayır cevabını bizler öğretebilelim. Çünkü iler ki yaşamlarında aileden biri olmayan insanlardan bu cevabı öğrenmesi, duvara çarpma hissi yarattığı gibi hiç alışkın olmadığı bir şeyle karşı karşıya kalmasına neden olacaktır. Diğer kişilerin sınırlarına saygılı olma düşüncesi, hak verebilmenin, kendini karşısındakinin yerine koyabilmenin temelini oluşturur. Örneğin çocuğunuz yerdeki oyuncaklarını toplamadı ve oyuncaklardan birine takıldınız. Bunu görmezden geldiğiniz takdirde ya da canınız yanmamış gibi davrandığınız zaman, çocuk sorumluluk almaktan veya başka kişilerin ihtiyaçlarını fark etmekten kaçmış olacaktır. Fakat çocuğa karşı “Bunları buraya bilerek koymadığını biliyorum ama canım acıdı, biraz daha dikkatli ol” şeklinde açıklama yapılırsa onu suçlamış olmadan, sevdiği kişilere zarar verebilme ihtimalini ve kendi hareketlerinin bir anlam ifade ettiğini görmesini sağlayacaktır.
Bu temeller çocuğa verilmezse, gelecek yaşamında sevecen ve anlayışlı bir kişi olması zor olacaktır. Sınır kavramıyla karşılaşmayan çocuklar genellikle benmerkezci olurlar. Nitekim başka insanların ihtiyaçlarını ve üzüntülerini bilebildikleri takdirde, kalplerinde diğer insanlar için yer açılacaktır.
 
Uzm. Klinik Psikolog Hande DURUKAN